Evet fakir dostlarım, bu hafta Peter Lynch'in yazmış olduğu "Borsa'da Tek Başına" adlı kitabı okudum. İleride kitap hakkında notlarıma ulaşabilmek ve kitabı alamayan dostlarımın da faydalanabilmesi adına bloğumda paylaşmaya karar verdim. Kitap aslında daha çok trader kişiler için çok güzel bilgiler içeriyor ancak borsa ile ilgilenen herkesin ders çıkarabileceği bir kitap. "Akıllı Yatırımcı" kitabından daha çok katkı sağladığını söyleyebilirim.
Şimdi kitaptan not aldığım şeyleri satır başı şeklinde paylaşmaya başlayabilirim;
-Yatırım fonları zekalarını borsa oyunları üzerinde denemeye
niyeti ve zamanı olmayan kişiler ve elindeki az miktardaki parayı
değişik senetlere yatırmayı seçen yatırımcılar için yaratılmış harika
bir icattır.
Ancak eğer tek başınıza yatırım yapmaya karar vermişseniz
kimseyi dinlemeyin. Bu da demektir ki en büyük tüyoları, brokerlerin
tavsiyelerini, kendi buluntularınızla paralel bile olsa gazetelerin bütün
tahminlerini bir kenara iteceksiniz. Peter Lynch'in ya da benzeri bir
borsa otoritesinin satın aldığı hisse senetlerine dönüp bakmayacaksınız
Peter Lynch'in aldığı hisselere aldırmamanız için en az üç sebep
var: (1) Peter Lynch yanılmış olabilir! (Kendim için aldığım hisselere
bakınca o kadar akıllı geçinmeme rağmen yüzde kırk oranında
yanılmış olduğumu görüyorum.) (2) Peter Lynch haklı bile olsa
kararını değiştirip senedi elden çıkarmadığını nereden bileceksiniz?
(3) Sizin etrafınızda, hem de çok yakınınızda daha değerli kaynaklar
var. Bu kaynakları değerli kılan şey onları iyi tanıyor olmanız, tıpkı
benim kendi kaynaklarımı iyi tanıyor olmam gibi.
-Mantık benim hisse senetleri seçerken en çok işime yarayan
ders oldu, çünkü Wall Street'in ne kadar mantıksız işlediğini
anlamama yardım etti. Aslını ararsanız Wall Street tıpkı eski
Yunanlılar gibi düşünüyor. Eski Yunanlılar günlerce oturup bir atın
ağzında kaç diş olduğunu tartışırlarmış. Gidip atın ağzına bakmak
yerine tartışarak bir sonuca ulaşabileceklerine inanırlarmış. Bugün
bir sürü yatırımcı oturup saatlerce bir hissenin fiyatının yükselip
yükselmeyeceğini tartışıyor. Gidip şirketi araştırmak yerine borsa
meleklerinin gelip cevabı kendilerine vermelerini bekliyor.
-Her duyduğu tüyoya atılan, gömlek değiştirir gibi portföy değiştiren dikkatsiz ve dağınık bir borsa "yatırımcısının" en güzel yeleli ata, ya
da mor pantolonlu jokeye bütün maaşını yatıran bir bahisçiden
farkı yoktur.
(Doğrusu aceleci ve dağınık borsa yatırımcılarına verebileceğim
tek öğüt şu: Wall Street'i boşverin ve paranızı alıp Hileah, Monte
Carlo, Saratoga, Nassau, Santa Anita ya da Baden-Baden'e gidin.
Hiç olmazsa bu hoş yerlerde paranızı kaybedince geçirdiğiniz güzel
birkaç gün cebinize kar kalır. Oysa hisselere yatırdığınız parayı
kaybedince karşılaşacağınız tek manzara ofisi bir ucundan diğerine
adımlayan brokerinizin görüntüsü olacaktır.)
-Herhangi bir hisse satın almaya karar
vermeden önce kendi kendinize sormanız gereken birkaç soru var:
(1) Bir evim var mı? (2) Borsaya yatıracağım paraya başka bir işte
ihtiyacım var mı? (3) Beni borsada başarıya ulaştıracak özelliklere
sahip miyim?
-Kimileri kendilerini "uzun vadeli yatırımcı" olarak görür ama ilk
düşüşte (ya da belli belirsiz fiyat artışında) hemen "kısa vadeli
yatırımcı" oluverirler ve küçük bir kar karşılığında hisselerini
satarlar.
-Profesyonel borsacıların bilgi ve becerilerini gözünüzde fazla büyütmeyin.
-Hisse senetlerine yatırım yapmadan önce kendinize ev alın.
-Paranızı borsaya değil, hissesini aldığınız şirketlere yatırdığınızı
düşünün.
-Kısa vadeli dalgalanmalara kulak asmayın.
-Hisse senetleri size büyük kar sağlayabilir.
-Hisse senetleri sizi büyük zarara sokabilir.
-Ekonomiyi önceden tahmine çalışmak boşunadır.
-Borsanın yakın gelecekte ne yöne ilerleyeceğini tahmine çalışmak
boşunadır.
-Hisse senetlerinin uzun vadede sağlayacağı kar tahvillerin
sağlayacağı kardan daha yüksek ve güvenlidir.
-Hisse senetleri herkese ve her yaşa göre yatırım araçları değildir.
-Borsada eldeki bir kuş daldaki on kuştan iyidir
-Profesyonel borsacılar her zaman ilgilendikleri kuruluşları
ararlar, amatörler ise her nedense bunu akıl edemezler. Eğer bir
şirketle ilgili sorunuz varsa yatırımcılarla ilişkiler departmanını
arayın. Telefon numarasını yine brokerinizden alabilirsiniz.
Şirketlerin çoğu 100 adet hissenin sahibi bir yatırımcıyla
konuşmaktan mutluluk duyacaktır, hatta bu küçük bir şirketse
sorularınızı yanıtlayan kişi genel müdür bile olabilir.
Olacak şey değil, ama yatırımcı ilişkileri bölümü sizi biraz soğuk
karşılarsa onlara elinizde 20.000 hisse olduğunu ve yakında bunu
iki katına çıkarmayı düşündüğünüzü söyleyin. Sonra da adınızı
vermek istemediğinizi belirtin. Bu her şeyi değiştirecektir. Size
sahtekarlık yapmanızı öğütlemiyorum ama bazen yalan söylemek
işe yarayabilir, özellikle de bunun gibi asla yakalanmayacağınız
durumlarda. Şirket sizin 20.000 hisse sahibi olduğunuza inanmak
zorundadır çünkü menkul değerler kuruluşları adını açıklamak
istemeyen yatırımcıların hisselerini bir arada saklarlar ve kimin ne
kadar hisseye sahip olduğu belli olmaz.
Şirketlerin çoğu yatırımcılara karşı dürüst ve açık davranır.
Gerçeğin nasıl olsa ilk raporda ortaya çıkacağını bildikleri için
sorunları bazen Washington'dakilerin yaptığı gibi ört bas etmenin
yararı olmadığını anlamışlardır. Bu meslekte geçirdiğim bunca yıl
boyunca binlerce şirket yetkilisi ile görüştüm ama bunların arasında
beni kandırmaya çalışanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Bu yüzden yatırımcılarla ilişkiler bölümünü ararken size
anlatılacak olan bilgilerin doğruluğuna tamamen güvenebilirsiniz.
Ama kullanılan dil, şirketten şirkete değişecektir. Her kuruluşun
kendine göre bir konuşma tarzı vardır.
-Temettü ödeyen şirketlerin lehine söylenebilecek en önemli şey
bu şirketlerin ellerindeki parayı gereksiz bir takım yan kuruluş
alımlarında kullanmayacakları garantisinin bulunmasıdır.
-Eğer bir hisse senedini sırf temettüsü için alacaksanız kuruluşun
bu temettüyü ekonomik durgunluk ya da kriz anlarında ödeyip
ödeyemeyeceğini iyice araştırın.
-20 ya da 30 yıldır düzenli olarak temettülerini artıran şirketler
sizin için en uygun kuruluşlardır. Kellogg ya da Ralston Purina son
üç savaş ve sekiz durgunluk döneminde temettüleri kesmeyi
bırakın, oranlarını bile düşürmemişlerdir. Bu yüzden temettülere
inanıyorsanız dikkatinizi bu tip kuruluşlara yöneltmenizi tavsiye
ederim. Southmark gibi ağır borç yükü altında olan şirketler
hemen hemen hiç borcu bulunmayan Bristol-Myers'in verdiği
güvenceyi size veremez.
-Size hisse tavsiye eden kişilere fazla güvenmeyin, bu kişiler son
derece akıllı ya da zengin olsalar, hatta son tavsiye ettikleri hisse
değer kazanmış olsa da. Size tavsiye edilen hisseleri dikkatle
araştırın. Bazı tavsiyeler, özellikle konunun uzmanlarının verdiği tavsiyeler son derece yararlı olabilir. Oysa nedense kağıt sektöründe
çalışanlar genellikle ilaç hisseleri, sağlık sektöründe çalışanlar ise
kağıt sanayiindeki yeni alımlar konusunda konuşmakta ısrarlıdırlar.
-Kendi hisselerini geri satın alan şirketlerle ilgilenin.
-Bazı yıllarda yüzde 30 kar edilebilir, ama bir sonraki yıl karınız
yalnızca yüzde 2 olacaktır, ya da belki de yüzde 20 zarar
edeceksinizdir. Borsa böyle işler ve bunu kabul etmeniz
gerekmektedir.
Gerçekçi olmayan kimi beklentiler sizi borsadan soğutabilir.
Madem yüzde 25-30'luk bir kar beklentisi gerçekçi değil, borsa size ne verebilir? Elbette hisseler tahvillerden daha fazla kar getirir, bu yüzden uzun vadede hisselerden sadece yüzde 4, 5 ya da 6 kar etmek kötü bir sonuç olarak kabul edilmelidir. Geçmişe bakıp aldığınız hisselerin ancak bankadaki tasarruf hesabınız kadar kar sağladığını görüyorsanız yatırım tekniğinizi gözden geçirmenin zamanı gelmiş demektir.
Bütün alternatifleri değerlendirdikten sonra hala kendi
hisselerinizi kendiniz seçmek istiyorsanız ve bunu başarıyla
gerçekleştirebilirseniz uzun vadede yüzde 12 ile 15 oranında bir
kar bekleyebilirsiniz. Bu oran bütün harcamalar ve komisyonlar
çıktıktan ve temettü ve diğer yan ödemeler eklendikten sonra
elinizde kalan net kardır.
İşte burada bir kez daha uzun vadeli yatırım yapanların sürekli
hisse değiştirenlere oranla daha karlı çıktıklarını görüyoruz. Küçük
yatırımcılar hisse senetlerini alıp satarken oldukça yüklü
komisyonlar ödemek zorunda kalırlar.
-Yatırım danışmanları arasında iki ayrı kamp vardır. Gerald
Loeb'in başını çektiği taraf, "Bütün yumurtaları tek sepetin içine
doldurun," der. Andrew Tobias tarafı ise, "Bütün yumurtaları tek
sepete koymayın, bakarsınız elinizden düşer," iddiasındadır.
Elimdeki tek sepet Wal-Mart hissesi olsaydı seve seve bütün
yumurtalarımı oraya koyardım, öte yandan bu sepet Continental
Illinois olsaydı bütün yumurtaları gözden çıkarmam gerekirdi.
Elime beş sepet verseler, bu sepetler de Shoney's, The Limited,
Pep Boys, Taco Bell ve Service Corporation International olsaydı
bütün yumurtaları bu beşine eşit olarak dağıtmaya razı olurdum.
Ama sepetlerin arasında Avon Products ya da Johns-Manville
varsa yumurtaların hepsini tek ve sağlam bir sepete, örneğin
Dunkin' Donuts'a koymak isterdim. İşin püf noktası belirli bir
sayıda hisse bulundurma kuralına kulak asmadan hisseleri teker
teker incelemektedir.
Elinizde
mutlaka değişik hisseler bulunsun diye bilmediğiniz şirketlere
yatırım yapmanın bir anlamı yok. Böyle bir strateji bütün
yatırımınızı bir anda silip süpürebilir. Ancak yine de tek bir hisseye para yatırmak mantıklı olmaz,
çünkü bu hisse görünüşte ne kadar karlı olursa olsun önceden
tahmin edemeyeceğiniz bir takım olaylara kurban gidebilir. Küçük
portföyler için en uygun hisse sayısı üç ila ön arasıdır.
-Ben "zararı
durdurma" emirlerinden nefret ederim. Kimi yatırımcılar bir
hisseyi aldıktan sonra eğer fiyatı alım fiyatının yüzde 10 altına
düşerse otomatik olarak satılması emrini verirler. Bu durumlarda
edeceğiniz zararı yüzde 10'la sınırlandırmış olursunuz, ama
günümüzdeki fiyat dalgalanmaları yüzünden bu sınır sık sık aşılır.
Bu yüzden yatırımcılar ileride kar edebilecekleri hisseleri bir
çırpıda elden çıkarırlar, örneğin Taco Bell bu güne kadar belki de
on kez bu sınırın altına düşmüştür. Eğer portföyünüzde "zararı durdurma" emri varsa daha baştan
kaybetmeye mahkumsunuz demektir. Çünkü bu emri verirken zaten
hisseyi zararına satmayı kabul ediyorsunuz.
Zararı durdurma
emirleri asla borsada kar garantisi olamaz. Borsada belli
sınırlardan söz edilemez, örneğin ben her hisseyi yüzde yüz kar
ettikten sonra satma ilkesini benimsemiş olsaydım asla bugünkü
başarıma ulaşamaz ve bu kitabı yazamazdım. Bir kuruluşun sağlam
olduğuna ve gelişmeye devam ettiğine inandığınız sürece
hisselerini elden çıkarmayın. Bunun karşılığını birkaç yıl içinde
alacaksınız.
-Hisse alımı için bir diğer uygun zaman ise menkul değerler
borsasında birkaç yılda bir gerçekleşen kriz, düşüş ya da sarsıntı
anlarıdır. Bu dönemlerde cesaretinizi toplayıp kalbiniz size
elinizdeki bütün hisseleri satıp borsayı terk etmenizi söylerken yeni
hisse almayı başarırsanız akla hayale gelmedik boyutlarda kar
edebilirsiniz. Profesyonel yatırımcılar genellikle bu dönemlerde
yeterince hızlı davranamaz, bu yüzden de meydan amatörlere
kalır.
-Şirket iki yıl arka arkaya pazar payını kaybeder ve yeni bir
reklam ajansı ile anlaşırsa,
Yeni ürün geliştirilmiyor, araştırmaya yönelik para
harcanmıyorsa ve kuruluş elindeki ürünlerle yetiniyorsa,
Şirketin son aldığı yan kuruluşlar kar getirmiyor ve şirket
teknolojik açıdan gelişmiş yeni kuruluşlar peşinde olduğunu
duyuruyorsa,
Şirket yaptığı bu alımlar için büyük paralar ödüyor, bilançosunda
nakitten çok borç görünüyorsa,
Elinde fiyatı düşse bile kendi
hisselerini geri almak üzere ayırılmış para yoksa,
Hisse fiyatının düşmekte olduğu durumlarda temettüler yeni
yatırımcı çekecek kadar yüksek değilse bunlar hisseyi satmak için oluşan tehlikeli sinyallerdir.
-HİSSE FİYATLARI HAKKINDA
SÖYLENEN EN SAÇMA
(VE EN TEHLİKELİ) ON ŞEY
1)Bu kadar indikten sonra artık daha fazla inemez
2)Bir hissenin inebileceği en düşük fiyat önceden bellidir
3)Bu kadar çıktıktan sonra artık daha fazla çıkamaz
4)Her inişin bir çıkışı vardır
5)Günün en karanlık saati şafaktan hemen öncedir
6)Hisse tekrar 10 dolara çıkar çıkmaz sat
7)Niye endişeleneyim? Sağlam hisselerin fiyatı zaten fazla oynamaz
8)Beklemenin sonu yok
9)Şu kaybettiğim paralara bak: Keşke o hisseyi alsaymışım!
10)Bu tren kaçtı, bir sonrakini yakalarım
-Borsadaki yatırım hayatım boyunca önemli bazı olaylar oldu. 1960'da Kennedy'nin başkanlığa seçilmesiyle başlayan bu olaylar hisse fiyatlarını da etkiledi. 16 yaşına kadar sürekli Demokratların iktidara gelmesi ile hisse fiyatlarının düşeceğini duymuştum, bu yüzden seçimin ertesi günü 9 Kasım 1960'da borsa yükselince çok şaşırdığımı hatırlıyorum.
-Önümüzdeki ay, önümüzdeki yıl ya da üç yıl içinde borsa mutlaka düşecektir. Borsadaki düşüşler istediğiniz kuruluşların hisselerini almak için eşsiz birer fırsattır. Son derece başarılı şirketlerin hisseleri inanılmaz fiyatlara düşebilir.
-Borsanın önümüzdeki bir, hatta iki yıl içinde ne yöne gideceğini tahmin edebilmek olanaksızdır. Borsada karlı çıkmak için sürekli haklı çıkmanıza gerek yoktur.
-Hisse fiyatları kısa vadede beklenenin tam tersi yöne hareket etse de uzun dönemde şirket kazançları ile orantılı gelişme gösterecektir.
-Elinizdeki hissenin fiyatının yükselmesi haklı olduğunuz anlamına gelmez. Elinizdeki hissenin fiyatının düşmesi yanıldığınız anlamına gelmez.
-Kârınızın borsa ortalamasını aşamayacağına inanıyorsanız paranızı bir müşterek fona yatırın, böylece zaman ve paradan tasarruf etmiş olursunuz.
Ilgiyle okudum. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilGüzel yorumunuz için çok teşekkür ederim. Yatırımla ilgili kitaplar okudukça siteye eklemeye devam edeceğim. Sırada Robert Kiyosaki'nin "Zengin Baba Yoksul Baba" kitabı var. Takipte kalabilirsiniz.
Sil